7 Nisan 2012 Cumartesi

The Miami Heat

Miami Heat. Geçen senenin ikincisi. Aslında Miami Heat 2 yaz öncesine kadar pek de şampiyonluk adayı bir takım değildi yada en azından favorisi değildi. Taaki takıma ilk önce Chris Bosh ve sonrasında süperstar LeBron James katılana kadar. LeBron'un Cavs ile kontratı bitmiş ve serbest kalmıştı. Önünde 3 seçenek vardı. Bu Amerika için büyük bir an'dı öyleki LeBron'un karar anı'nı milyonlarca kişi izledi. Vee LeBron Miami'yi seçmişti. İşte ne olduysa o zamandan sonra oldu. Herkes Miami'ye şampiyonluğun en büyük adayı gözüyle bakıyordu. LeBron'da ilk yüzüğü için ayları sayıyordu diyebiliriz. Sezon içinde inişli çıkışlı bir performans sergilediler ve Play-Oof'lara gelindiğinde beklentiler büyüdü. Kolay bir ilk serinin ardından o yılın normal sezonun en iyi takımı Chicago çıktı karşılarında. Onlarıda fazla zorlanmadan atlattılar ancak finalde karşılarında ''yaşlı kurtlar'' Dallas vardı. Ve Dallas, Nowitzki önderliğinde Miami'yi mağlup etti... Bütün eleştiri okları LeBron'un üstündeydi. Çok zor aylar geçirdi. Ancak bu sezona bomba gibi hazırlanmış gözüküyor. Kendi istatistiğinden çok takımına liderliği ve galibiyeti düşünür bi oyuncu oldu iyice LeBron. Ve bu tabikide iyiye işaret. E tabi LeBron'un yanında Wade ve Bosh gibi 2 elit oyuncu daha var. Ve yine şampiyonluğun en büyük adayı Miami Heat. Ama bunun en büyük nedeni ''elit'' oyunculara sahip olmaları değil; Arkadaşlık ve Takım Oyunu bence.. Okuyan Herkese Sonsuz Teşekkürler

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

The King

The King